Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk, dünya üzerindeki teknolojinin gelişimi ve rekabete dikkati çekerek şöyle demiş, sabah not ettiğim nefis konuşmasının bir yerinde: “Bizim bir şey yapmanın ötesinde kıyameti koparmamız lazım eğitimde. Bunu gerçekten yapabiliriz. Çok çok farklı bir çağ geliyor. Dijitalin, biyolojik olanın birlikte olduğu bir tekillik çağı geliyor. Bizim bu çağa hazırlanmamız lazım.”
*
Sayın Millî Eğitim Bakanımızın bu harika tespiti, sadece eğitim alanında değil, diğer tüm faaliyetlerimizde de rehberimiz olmalı. Sayın Cumhurbaşkanımızın açıkladığı yeni sistemin ilk 100 günlük icraat programında bu konudaki iradeye paralel olarak, yeni yerel kalkınma paradigmamızı bu çerçeveye oturtmamız lazım.
*
Sabah gözüme ilişen bir başka haber de bir ilimizde ilaç yan sanayi kurulmasıyla ilgili gelişmeler özetleniyordu. Hemen dikkat kesildim, çok hoşlanıyorum bu gibi yüksek teknoloji ve bilimsel altyapı gerektiren yerli/millî çabalardan. İçimden inşallah başarırlar diye dua ediyor, sonra biz de benzeri yatırımlar gerçekleştirebilir miyiz diye dikkat kesiliyorum.
*
Övünmek gibi olmasın, biz de şehir meselelerini irdelemeye çalışırken “Dijitalin, biyolojik olanın birlikte olduğu bir çağın geldiği” gerçeğine sürekli vurgu yapmışızdır. Nitekim altı sene önce kaleme aldığım bir yazıda ‘beyin gücü sektörlerine yatırım’ çağrısında bulunmuşuz, Erzurumlu iş adamlarına. Ayrıca, üşenmemiş ENER olarak tüm Erzurum dernek ve vakıf başkanlarına birer kapsamlı mektup yazmışız, konuyu izah eden, somut öneriler içeren.
*
Şöyle demişiz o açıklamamızda: Coğrafi yapısı ve iklim koşulları ne olursa olsun, yeryüzünün herhangi bir yerine konuşlandırılabilecek sektörlerin başında ‘Beyin gücü sektörleri’ geliyor. Günümüzde geçerli olan ‘Bilgi Ekonomisi’nin temelini teşkil eden ‘beyin gücü sektörlerinde’ Erzurum’un iddialı bir merkez haline getirilmesini mümkün görüyorum.
*
Erzurum Teknik Üniversitesi’nin, sadece öğretim değil, araştırma yapmak, bilgi üretmek, üretilen bilgiyi Teknokent ve diğer mekanizmalar aracılığı ile ‘yaratıcı, girişimci sınıfın’ hizmetine sunmak şeklinde yapılandırılmasını arzu ederiz.
*
ETÜ ve Atatürk Üniversitesi bünyesinde öncelikle Genom ve Kök Hücre Araştırma Merkezi ile Nanoteknoloji Merkezi olmak üzere, üniversitelerimizin tespit edeceği diğer merkezlerin, iş adamlarımızın mali desteği ile kurulması için çalışmalara hemen başlamak lazım. Gaziantep ve Kayseri’de iş adamlarının katkısıyla kurulan benzer merkez ve laboratuvarlar önemli bir misyonu yerine getirecek düzeydeler.
*
Doğu Anadolu Bilişim Vadisi Projesi adlı bir başka hayalimiz daha vardı, hatırlayanınız var mı? Gıda İhtisas Organize Sanayi Bölgesi’ni kurarak ileri teknolojiye dayalı gıda sanayii merkezi olabiliriz pekâlâ, şehrin ekonomik genetiği de, altyapısı da çok uygun buna. Üstelik Kıymetli Milletvekilimiz İbrahim Aydemir konuyu defalarca Plan ve Bütçe Komisyonu’nda etkili bir şekilde dile getirdi, diğer birçok hayati konuyla birlikte. Medikal cihaz ve sistemlerin üretildiği bir merkez olmaya da çok elverişli olduğumuzu yazmıştık, sadece enjektör üretip Sağlık Bakanlığı’nın listesine soksak ürünümüzü nice gencimize ekmek kapısı aralarız, demiştik. Doku Mühendisliği Fakültesi önerimizle birlikte daha birçok hayalimizi sayarım da yerimiz dar!
*
İş dünyasının sermaye ve girişim gücünü şehrin beyin gücüyle birleştirmek lazım. Milli Eğitim Bakanımızın ifadesiyle: “Bunu gerçekten yapabiliriz.”
FACEBOOK YORUMLAR