16 Nisanda Anayasa değişikliği referandumu için sandığa gideceğiz.
Bu değişiklikle getirilmek istenen ‘Başkanlık Sistemi..’ gerekli midir değil midir bunun kararını Millet verecek.
Şubat sonu gibi partilerin kampanyası başlayacak.
Ortalık yine toz duman.
Takip edip okuyorum ve görüyorum ki,
Evet diyenler Hayır diyenleri, Hayır diyenlerde Evet diyenleri Hain olmakla suçlayabilecek hale gelmişler.
Tam bir ayrışma hali yaşıyoruz.
Henüz topluma sirayet etmemiş gibi görünse de, sosyal medyada bir ayrışma ve savaş hali var maalesef ki.
Çok sert yazılar.
Suçlamalar, karşılıklı ithamlar var paylaşımlarda.
Bu hal ve gidiş, hayra alamet değil.
Aklı başında hiç kimse böyle bir kutuplaşmanın bu ülkeye fayda getirmeyeceğini bilir.
Özellikle siyasiler yapacakları kampanyalarda çok dikkatli bir dil kullanmak mecburiyetindeler.
Çünkü;
Tavanda ki kavga ve gerilim anında parti tabanlarına, dolayısıyla halka sirayet etmektedir.
Unutmayalım ki;
Ülke için en büyük tehlike.
Ayrışmadır.
Kutuplaşmadır.
Duygu kopukluğudur.
Ve;
Birbirine 'Öteki..' gözüyle bakmak anlayışıdır.
Referandum sürecinde ve devamında bizlere düşen önemli görevler var.
Çok dikkatli olacağız.
Ayrışmayacağız.
Kutuplaşmayacağız.
Birbirimizi ötekileştirmeyeceğiz.
Konuşacağız.
Dertleşeceğiz.
Empati yapacağız.
Doğruyu bulup, uzlaşacağız.
Başka yolu yok.
Çünkü;
Aynı gemideyiz ve birlikte yaşamak zorundayız.
Bu anlamda;
Siyasetin.
Akrabalık, Dostluk ve Arkadaşlığın önüne geçmesine.
Ortak duygunun, birlikteliğin yara almasına ve toplumda yaratılan düşmanlık psikolojisinin ülkeyi teslim almasına izin vermeyeceğiz.
Toplumsal bütünlüğümüzü koruyup, duygusal bağımızı muhafaza edeceğiz.
İşte o zaman;
Her türlü badireyi atlatırız.
İşte o zaman;
Bu ülkeyi kimse yıkamaz...
Son Söz;
Ülkeleri düşmanları değil. Kendi iç çekişmeleri, kavgaları, ayrışmaları tüketir…
FACEBOOK YORUMLAR