Reklam
Reklam
Mahmut ABİŞ

Mahmut ABİŞ


Kayyum ve Çözüm Süreci…

17 Şubat 2025 - 17:15

 1 Ekim 2024 Tarihinde TBMM’de Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli kamuoyunun kendisinden hiç beklemediği bir şey yaparak Dem Parti sıralarına yönelip Dem Partililerle tokalaşmıştı. Herkesin şaşkınlık yaşadığı bu olayın şoku devam ederken bu kez 22 Ekim'de PKK lideri Abdullah Öcalan’a “örgütü lağvet, TBMM’de DEM Parti grubunda konuş” çağrısı ile devam eden çıkışlarını; Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın görev süresinin bir dönem daha uzatılması çağrısıyla sürdürdü.      

Sayın Bahçeli’nin bu çıkışları MHP kanadında, Dem Parti ve muhalefet tabanında şaşkınlıkla karşılandı.Bahçeli’nin bu çıkışını muhalefet ilk aşamada “Cumhur İttifakı seçimi kaybedeceğini anladı Kürtlerin oyunu almak için bu yöntemi devreye soktu” diye yorumladı .

Dem Parti konuya itidalli yaklaştı aynı zamanda Bahçeli’ye destek verdi.

Cumhuriyet Halk Partisi Meclisi işaret ederek “Şehit ve Gazi yakınlarının gözlerine bakarız onların canını acıtacak hiçbir şeyin tarafı olmayız “dedi.

İyi Parti ve Zafer Partisi sürece şiddetle karşı çıkarak bu girişimi aynı zamanda  ekonomik sorunların unutulması için yapılan bir hamle olarak nitelendirdiler.

Yeniden Refah ve Saadet Partisi sürece nispeten destek verip onlarda süreci seçim yatırımı diye nitelendirdiler.

Partilerin açıklamaları şöyle dursun Bahçeli böylesine uç açıklamaları siyaseten kaybedeceğini bilmesine rağmen neden yapmıştır?

Dem Parti Kürt Sorunu çözülünce siyaset yapma alanı daralacağını bile bile Bahçeli’ye neden bu denli destek vermiştir?

Kandil yöneticileri PKK lağvedilirse yıllardır örgüt içerisindeki etkinliklerini kaybedeceklerini bilerek neden" ÖCALAN ne derse biz onu kabul ederiz "dediler?

Esas olan bu soruların cevaplarıdır.

Ortadoğu’da yeniden şekillenen sınırlar, bu soruların cevaplarını içinde barındırıyor olabilir mi?

Sanırım sürecin kilit noktası Ortadoğu.

Sayın Bahçeli’nin sırf siyaseten kazanım elde etmek için bu tür bir süreci başlattığını düşünmüyorum. Çünkü MHP’nin siyaset alanı Türk Milliyetçiliği üzerine kurgulanmıştır. MHP tabanı, bırakın sorunun çözümü için bir süreç başlatmayı, Dem Partililerle tokalaşmayı, hele hele Öcalan’ın meclise gelip konuşma yapmasını ileri süren kim olursa olsun çok sert bir duruş sergilerler. Ancak MHP tabanı “, Sayın Bahçeli bu süreci başlatmış ise muhakkak sürecin alt yapısında bizimde bilmediğimiz bir şeyler vardır.” Diyerek sürece destek verdiler. MHP tabanından azda olsa kopmalar oldu ise de genel kanı “sürece destek verilmelidir” şeklinde yorumlandı.

Dem Parti, Sayın Bahçeli’nin açıklamalarını şaşkınla izlerken “bu kez bu sorun çözülecek” diye düşünüp süreci önceki dönemlerde denenip başarılamayan süreçler gibi okumadı. Çünkü süreç Abdullah Öcalan, Kandil, Avrupa ve IKYB dahil edilerek yürütülüyor.

Gelmiş olduğumuz aşamada sürecin önünü tıkayan en büyük engel Kayyum atamaları olacak gibi görünüyor. İlkesel olarak kayyum politikasına bende karşıyımdır. Seçilen birinin yerine atanan birisinin görevlendirilmesini yanlış buluyorum. Seçilenlerin suç işleme özgürlüğü tabi ki yoktur. Belediye başkanı suç işlemiş ise Belediye encümenlerinin içerisinde yeniden seçim yapılıp yeni başkan seçilmelidir. Sırf Kayyum atamak için şüphe üzerine cezalar vermek ve belediye başkanlarını görevden almak Kürtler açısından da doğru karşılanmamaktadır.

Cumhur İttifakı 31 Mart seçimlerinde ana muhalefeti en çok   Dem Parti ile “Kent Uzlaşısı” yaptığı için eleştirmişti. Başlatılan yeni süreçte CHP’nin Kent Uzlaşısı yaptığı belediyelere kayyum atanması ve gözaltına alınan ve tutuklanan birçok belediye encümeninin Dem Parti tabanından olması, bazı Kürt seçmen tarafından operasyonlar Kürtlere yapılıyor algısını oluşturdu. Bu algı doğru veya yanlıştır tartışılır, ancak başlatılan yeni süreçte bu algıların topluma yayılması sürece zarar verecektir. Ayrıca bir tarafta iç barışın muhatabı olarak Dem Parti’yi kabullenip diğer tarafta Dem Parti Belediyelerine Kayyum atamak çokta mantıklı gelmiyor bana…

Adı Kent Uzlaşısı olsa bile sonuçta CHP  Dem Parti ile yerel seçimlerde ittifak yapmıştır. Bununda anlaşılmayacak, yadırganacak bir tarafı yoktur. Sonuçta iki parti de mecliste grubu olan, hazineden yardım alan YSK tarafından seçimlere girmelerinde sakınca bulunmayan iki partidir.

Son tahlilde Cumhur İttifakı belki de yüzyılın sorunu çözerek ülke tarihine adını altın harfler yazdıracaktır. Ben şahsen Cumhur ittifakına bu bağlamda güveniyorum. Barışın tesis edilmesinin ülkeye neler kazandıracağını birçok milliyetçi taban (Türk ve Kürt) yakın zaman içerisinde daha iyi anlayacaktır.Süreç başarılı sonuçlanırsa ülkede siyasi harita yeniden yazılır.. Süreç üzerinden oy devşirmek uğruna süreci sekteye uğratmak isteyenlerde tarihin siyasi çöplüğündeki yerlerini alacaklardır.

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum