Türkiye, insani yardımlarda lider ülke olma profilini her insani krizde bir kez daha ortaya koyuyor. Son olarak Myanmar’daki insani krize ilk olarak el uzatan ülke yine Türkiye oldu. Tam anlamıyla büyük bir vahşetin yaşandığı bölgede, gelişmiş ülkeler her zamanki gibi sessizken, Türkiye elini taşın altına koymaktan çekinmiyor. Myanmar’daki krizin başladığı ilk andan itibaren, Cumhurbaşkanı Erdoğan liderliğinde büyük bir özveri gösterildi. Şu ana kadar gelişmiş ülke dediğimiz, insan hak ve özgürlüklerini dilinden düşürmeyen ülkelerden ise çözüme yönelik tek bir adım atılmadı. Bu sessizliğe ve vurdumduymazlığa karşı tepki gösteren Cumhurbaşkanı Erdoğan ise, Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Antoni Guterres’i arayarak Myanmar’daki insani krizin durdurulması için harekete geçme çağrısı yaptı. Bununla da yetinmeyerek Myanmar lideriyle görüştü. Son aşamada gelinen nokta, TİKA aracılığıyla Türkiye’nin bölgeye yardım elini uzatması ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan’ın bölgeye gitmesi. Bu ziyarete Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Betül Sayan Kaya da eşlik ediyor. Myanmar örneğinde olduğu gibi, tüm bu yaşananlar Türkiye’nin insani yardım performansının başarısını gösteriyor. Coğrafi olarak çok uzak bir bölgede, hiçbir ekonomik ve siyasi menfaat gözetmeyeceği, yalnızca insani yardıma ihtiyaç duyan bölge halkı için Türkiye çekinmeden sorumluluk alıyor. En önemlisi de Türkiye, Arakan Müslümanlarının bölge ülkelerinin hesaplarına kurban gitmesini önlemek için çaba gösteriyor. TÜRKİYE TÜRKİYE’DEN BÜYÜKTÜR Türkiye, Myanmar olayından önce de birçok kez böyle sorumluluklar üstlendi. En büyük sorumluluklarından birisini ise Suriye’deki insani krizde aldı. Ağustos verilerine göre Türkiye’de 3.141.380 Suriyeli bulunuyor. Her geçen gün derinleşen insani krizin ortasında kalan Suriyelilere hem kapılarını hem de vicdanlarını kapatan başta Avrupa ülkeleri, Türkiye’nin üstlendiği insani sorumluluğun yanına bile yaklaşamıyor. Yalnızca Suriyeliler de değil, hatırlarsak 2011 yılında Cumhurbaşkanı Erdoğan açlık kriziyle baş etmek zorunda kalan ve hiçbir ülke temsilcisinin ayak basmak istemediği Somali’ye gitmişti. Kaderine terk edilmiş Somali’ye Türkiye’nin yardım elini toplumun tüm kesimleriyle birlikte uzatmıştı. Bosna-Hersek’te, Irak’ta, Filistin’de yaşanan insani krizlerde çözüm üreten ülke hep Türkiye oldu. Üstelik bunu yaparken, ne ülkelerden ne de toplumlardan hiçbir siyasi ve ekonomik çıkar gözetmedi. Bugün Türkiye’nin isminin hiç bilmediğimiz coğrafyalarda minnetle ve şükranla anılmasının temel sebebi hem insani yardımda gösterilen cömertlik hem de insani yardımın samimiyet üzerinde yükselmesi. Dolayısıyla, Türkiye’nin dünyada en fazla insani yardım yapan ikinci ülke olması tesadüf değil. Türkiye, insani yardıma ayırdığı 6 milyar dolarla ABD’den sonra geliyor. Ülkelerin gelirlerine göre kıyaslama yapıldığında Türkiye birinci sıraya yükseliyor. Türkiye’yi takip eden, Birleşik Krallık, Almanya, AB ve İsveç ise yüksek gelir ekonomiler arasında yer almasına rağmen, insani yardımda Türkiye’yi geriden takip ediyor. İNSANİ YARDIMLAR, TÜRKİYE’NİN ULUSLARARASI PRESTİJİNİ ARTTIRIYOR Türkiye ekonomisi için bir maliyet olarak görülse de, insani yardımlar Türkiye’nin uzak coğrafyalardaki gönül bağı açısından oldukça önemli. Çünkü yardım faaliyetlerine ayrılan kaynak, üstelik hiçbir menfaat gözetilmeden yapılan insani yardım, yardım edilen ülkeyle doğrudan manevi bir bağ kurulmasını sağlıyor. Bunun yanı sıra, Türkiye için kasıtlı bir şekilde uluslararası arenada oluşturulmaya çalışılan olumsuz algıyı kırabilecek en etkili araçlardan birisi de insani yardımlar. Tabii insani yardımların sürdürülebilir olması için, hem siyasi istikrarın hem de ekonomik istikrarın devamlılığı şart. Türkiye, 2000’li yıllarda “insani yardımın merkez ülkesi” olarak öne çıkmışsa, bunun asıl sebebi Türkiye’nin siyasi ve ekonomik yardıma ihtiyaç duymayan ülke profiline sahip olmasıdır. Dolayısıyla, Türkiye’de zaman zaman oluşturulmaya çalışılan kaosun etkileneni yalnızca biz olmayacağız, Türkiye’yi rol model alan, yardım bekleyen ve insani krizin merkezinde yer alan ülkeler ve toplumlar da olacak. “Türkiye, Türkiye’den Büyüktür” ile ifade edilen bu gerçek, bize hem ekonomide hem de siyasi kararlarda yol gösterici olmalı.
FACEBOOK YORUMLAR