Selamun aleyküm kardeşler.
Dünyanın birçok yerini gezdim ve Müslümanları gözlemledim. Bütün iç savaşlar, bütün bir birini yemeler, ayet ve hadisleri farklı algıladıkları için olmuş.
Ey millet! Biz farklıda algılasak, ,Allah bizi Müslüman olarak kabul ediyor da, bize ne oluyor? Görmüyor muyuz, dünya bize düşman, uyanık millet olmamızı istemiyorlar. Fikir ayrılıklarını kabullenecek kadar kendimizi dayanıklı, donanımlı ve sabırlı hale getirmeliyiz. Aksi halde gücümüz düşer. Dikkat edin, grupların çoğu kendinden başkasını Müslüman görmüyor. Ben, benim okuyucularıma öyle bir bakış açısı vermeye çalışıyorum ki, okuyucum, şer’ an küfre girmemiş birini, duygularına aldanarak küfürle yani kâfirlikle itham etmesin.
Rahmetli Erbakan Hocamızın söylediğini söyleyeceğim: "Ne olur, İslam düşmanlarından önce beni siz anlayın."
Sevdiğim çok hoca var. Gurup şartı aramam akide şartı ararım.
Herkesin okuyamayacağı bir yazı yazdım. Aslında daha uzun olacaktı bu yazı, fakat zihnimde, sevdiğim âlim ve yazarların beğendiğim yönleriyle beğenmediğim yönlerini yazacağım kitaba bıraktım.
Dünya şartlandıkça nasıl çirkinleşiyor? Bunu gördükten, özellikle “bir kişiye bağlanmak gerek" şeklindeki inancım değiştikten sonra herkesi okuyorum. Beğendiğim yerleri alıp, kafama takılanları almıyorum. Bu dönem zarfında şunu da öğrendim; dinde hiç hata yapmayacak olan sadece peygamberlerdir. O halde herkesi okurum ve güzel yönlerini alırım. Herkesi derken, dine hizmet etmeye çalışan, hurafeye karşı olan herkesten bahsediyorum.
İstediğimi okuyup kafama uymayanı ayet ayet, hadis hadis araştırıyorum, inancıma uyanı alıyorum, çok güvendiğim hocalar âlimler var, hepsinin o konudaki görüşlerini öğreniyorum, inanabildiğim neyse ona iman ediyorum. Şimdi öyle rahat ettim ki, bunu ancak yaşayanlar anlar.
Bir kişinin eserlerine mahkûm olanlara, farkına varmadan fertleri ilah edinenlere acıyorum. Onlar “ilahlarından” başkalarını asla okumazlar. Çünkü ilahları onlara :"Başkasının kitaplarını okumayın. “demekte veya telkin etmektedirler. Bu yüzden de ilah edinenler, başka bir Müslümanın eserlerini okumazlar. Çünkü ilahından başka herkes hatalıdır. Böyle bir saplantım, yani, Allah'tan başka ilahım, hatasız gördüğüm bir varlık yok,(peygamberler dini hükümlerde hata yapmazlar fakat beşeri hatalar yaparlar.)
Ne iştir bilemiyorum, ben kimi okursam beni hemen “oncu” yapıyorlar ama aldırmıyorum. Beynimin özgürlüğünü verdim ona, dinde tek bağlı olduğum insan ve peygamber, Hz. Muhammed sallallahu aleyhi vessellem’dir. Âlimlere ise çok önem veririm.
Konuya dönersek; Dediğim gibi, herkesi okuyorum, beynim rahatladı ve tam olmasa da ufkum açıldı...
Sadede gelelim:
Şu anda Prof. Abdülaziz Bayındır'ın Süleymaniye Vakfı Yayınları'ndan çıkan Bakara Süresi isimli Kur'an-ı Kerim/Türkçe Meal Serisi -1'i okuyorum.
Bayındır Hoca mübarek ramazan günü beynimi allak bullak ediyor.
Abdülaziz Bayındır Hoca'yı hiç sevmezdim, Cübbeli onun aleyhinde o kadar çok konuştu ki, Bayındır Hoca'nın yazdıklarını merak eder oldum gittim kitaplarını aldım, Bir kaç kitabını okudum, haddim değilse de, düşünen ve kendimize göre ölçüleri olan insanlarız. Ben de o insanlardan biriyim. Hocanın kitaplarında bana göre yanlış yerler vardı fakat bu aykırı yönler onu kâfir etmiyordu.
Hemen kendisinden randevu alıp durumu anlatarak helallik aldım. Baktım ne kadar mütevazı, saygılı, kibirden uzak biri. Hiç öyle ummuyordum. Buna rağmen bazı görüşlerine hiç katılmam Bayındır Hoca'nın. Fakat bazı görüşleri, fikirleri zihnimde devrimler yaptı. Özellikle delillerle Kur’an ayetlerinin şimdiye kadar yanlış mana verildiğini ispat etmesi beni şoktan şoka soktu.
Örnek: “İslâm'da kadın dövmek vardır." şeklinde Türkçeleştirilen ayeti bir açıklamış ki, şoke oldum!
Aynı konuyu Canan Cansu'nun Habertürk'teki Öteki gündem programında, Mehmet Okuyan Hoca açıklamıştı, bana kadın dövmekle ilgili soru soruldu, ben, klasik meallerde gördüğüm üzere cevapladım. Yanlış cevap verince, canlı yayında Prof. Mehmet Okuyan Hoca benim yanlış söylediğimi: " İslâm'da kadın dövmek haramdır." diyerek yanlış açıklanan ayetin doğrusunu açıkladı. Milyonların karşısında yanlışımın söylenmesi normalde beni üzmesi lazımdı değil mi? Tam tersi, Kur'an'da :"size itaat etmeyen eşinizi hafifçe dövünüz." Şeklinde bir ayet yokmuş diye sevincimden bir hoş oldum. Çok sevindim. Fakat “Yok ya! Bunca yıldır bu ayeti herkes böyle açıklamış, bir akıllı Mehmet Okuyan Hoca mı?” diye de içimde şüphe oluştu.
Bayındır Hoca'dan delilleriyle açıklamasını okuyunca, çarpıldım âdeta...
Asırlık hatalarımız bu çağda ortaya çıkıyor! N’lurdu Bayındır Hoca: "Allah kişilerin yapacağı günahı sevabı önceden bilmez." demeseydi de, onun muhteşem buluşlarını halk okusaydı! Hatta o zaman onu Dünya Müslümanları okurdu, diye düşündüm. Şimdide dünya çapında okunuyormuş ama okuyan elit tabaka. Bense halkın her kesiminin okumadığı esere çok üzülürüm. “Allah bazı şeyleri bilmezmiş!” Bu konuda “ayet varmış!” Sanmıyorum, öyle bir ayet varsa bu günkü İnanç nerden geldi? Bu hatayı yapmasaydı harika olacaktı. (İlk fırsatta bahsettiği ayetleri, üç boyutuyla araştıracağım. O zaman Bayındır Hoca hakkında bir kitap yazacağım. Ne ki!; bazı hatalarını görmezden gelirsek, öteki açıklamaları gerçekten birer devrim, resmen devrim!
Cahil insanlar, bir hatasını gördükleri kişileri okumuyorlar. Ben de öyleydim, kendimi cehaletimin bu boyutundan zorla çıkardım Allah’ın izniyle. Keşke o hataları yapmasaydı!
Tekrar konuya dönersek; Asırlardır müfessirler birbirlerinin çevirisine baka baka hataları zincirleme olarak asrımıza kadar taşımışlar.yine söylüyorum,ne olaydı da, "Allah kullarının başına geleni bilse imtihan eder miydi?" demeseydi. Neymiş, delilleri varmış! Bazı işlerim var onları bitirip o deliller nelermiş bakacağım. Delil bulamayınca da, (tabiki bulamayacağım) o zaman Hocaya nasıl eleştiri yazacağım göreceksiniz! Fakat Bakara süresi açıklamasına hayran kaldığımı tekrar edeyim.
Ben bunları yazarken doksan yaşındaki annem belgesel izliyor.
-Emine yavrum, Allah şu hayvanı niye yarattı biliyor musun? dedi.
Döndüm baktım, yılanı soruyor.
--Anne, başka sebepler de var ama yılanlar toprağı oyup havalandırmak için yaratılmış. Bir ülkede yılanlar öldürülmüş toprak verimini kaybetmiş. Başka ülkelerden yılan getirmek zorunda kalmışlar.
Anacığım, gözlerini dehşetle açarak:
-Yapma be! Ben de Allah niye böyle hayvan yarattı? demiştim. Tobe estovfullah tobe! (Karadeniz’in dini ilimlerle ilgilenmeyenlerin geneli böyle tevbe ederler.)
Ben yazmaya devam edeceğim ama edemiyorum. Bu kez gagası otuz santimi bulan bir kuş görmüş yine, sanki ilk defa görüyormuş gibi bağırdı:
-Emineee! Bu kuş niye yaratıldı? Niye bunun gagası çok uzun?
-Anacığım, ben nerden bileyim? Bildiğim bir şey varsa, her canlının bir yaratılma sebebi var. Ha! Hatırladım, bir ansiklopedide okumuştum. Gagası uzun olan kuşlar, balçıklardaki solucanları toplaması için yaratılmışlar, dedim .
-Yapma be! Ne yüce Robbumuz var bizim! Peki şu? dedi.
Döndüm ekrana baktım gergedan, bu konuda bir şey bilmediğimi söyledim.
-Sen de hiç bir şey bilmiyorsun, çabuk bana öğren! dedi.
Anacığım gergedanın neden yaratıldığını bilmediğim için beni bir anda hiç bilmez biri yapınca, Müslümanların bir kısmının annem beyinli olduklarını hatırladım! Bir şeye “bilmiyorum” deyince anında o kişiyi cahil yaparlar. Birileri bu millete “bilmiyorum” demeyi, “bilmiyorum” diyenlerin de bilmez olmadığını öğretmesi lazım. Sırf bu yüzden, TV programların da bazen önceden soruları verelim, teklifi gelir asla kabul etmem, bilmiyorum demeyi çok severim, bunun iyi bir cihat olduğuna inanırım.
Anneme cevap verdim:
-- Anacığım şu anda çok işim var, bir yazıyla meşgulüm. Sonra baksam olmaz mı?
--Söyle bakayım ne yazısı, bana oku, ben sana önemli mi değil mi söylerim!
Güldüm içimden: “Ah benim anam sen nerden bileceksin Bayındır Hocayı da anlatayım!“ dedim. Fakat annem bağırıyor:
-- Çabuk ne yazıyorsun söyle, söylemezsen gozum kor olsun sana hakkımı helâl etmem!
Haydaaa! Al başına bir sıkıntı! Ne yapayım, en kısa yoldan bir açıklama yapayım, diye yüzeysel olarak anlattım:
-- Anne! Bir hoca var, Kur’an’da kadın dövmek yok, zalimler Allah a iftira attılar, diyor. Bunları yazıyorum.
-- O hoca ne biliyo,kurani kadimde karı dövmek yokta baban beni neden çok dövdü? Hem o hoca kapir olmuş, kitabı kadimde karı dovmek var, o hoca inkâr ediyo!
Gerçi babam anamı bir kere bile dövmemiş ama yine de “Kur’an’da kadın dövmek var! Olmaz mı hiç? Bırak öyle sapukları okuma!”
Düşündüm! Türkiye'de ve dünyada annemin zıttı düşünen yüzde kaçtır ki?
Konuya devam ediyorum.
Gençliğimde ayetlere saçma sapan manalar verenler yüzünden çok çile çektim. Bu ayetlerin biride, şuydu: "Andolsun ki, cin ve insanlardan birçoğunu cehennem için yarattık..." (Elmalılı Hamdi Yazır meali)
Aylarca sarhoş gibi gezdim. Var olan bütün meallere baktım. Allah bunu söylemez, diyordu içim. İmanım elden gidiyordur diye de: "Tevbe estağfirullah." diye diye bir hal olmuş, çıkış yolu bulamayınca, buzdan bir imanla :"Allah'ın bir bildiği vardır. “diyerek, aslında kapatamayarak 'üzerini külleyip kapatmıştım konuyu. Bu gün Bayındır Hoca'dan öğrendim ki, meğer zera kelimesi yaratmak değilmiş, yani cehennem için kimse yaratılmamış :"Şokumu sevincimi anlatamam.
Yine El Bakara suresinde şu ayeti okumuştum: "Ama o inkâra saplananlara gelince, onları uyarsan da uyarmasan da onlar için birdir, imana gelmezler.(6) Allah kalplerini ve kulaklarını mühürlemiş ve gözlerine perde indirmiştir(7)..."El-Bakara Süresi-
Bu gün adı geçen kitabı okurken, bir de ne görsem iyi! Beni aylarca perişan eden ayet meali meğer öyle değilmiş. Adı gecen eserden aynen naklediyorum:
"Kâfirleri (Ayetleri görmezlikten*gelenleri**) “uyarsan da uyarmasan da fark etmez; onlar inanıp güvenmezler.(6)Sanki kalplerini kulaklarını Allah mühürlemiş, gözleri de perdelidir.*** Onların hak ettiği büyük bir azaptır.(7)
Bu açıklamayı okuyunca: İşte Allah bu." dedim, yüksek sesle sevincimi dile getirdim.
Asıl mesele şu: Fikirlerinde bize aykırı bölümler de olsa kâfir diyemediğimiz kişilerin bize uymayan görüşlerini almalıyız, almasak da dinlemeliyiz hoşumuza gitmese de… Allah buyurur; “Onlar her sözü dinlerler ve (fakat) en güzeline uyarlar!
Görüşlerinden dolayı ona düşmanda olmamalıyız. Aksi halde çağımız, yanlışların temizlendiği çağ olamaz. Asırlık yanlışlar bu çağda ortaya çıkıyor.
Tekrar ediyorum; N’lurdu Bayındır Hoca: "Allah kişilerin yapacağı günahı sevabı önceden bilmez." demeseydi n’lurdu! O zaman onu Dünya Müslümanları daha çok okurdu gibime geldi. Bu hatayı yapmasaydı harika olacaktı. Cahil insanlar, bir hatasını gördükleri kişileri okumuyorlar. Ben de öyleydim, kendimi cehaletimin bu boyutundan zorla çıkardım, Allah’ın izniyle.
Asırlardır, müfessirler birbirlerinin çevirisine baka baka hataları zincirleme olarak asrımıza kadar taşımışlar.
Bayındır Hoca, “Allah kullarının başına geleni bilseydi imtihan eder miydi?" demeseydi. Neymiş? “Delilleri varmış!”
Bazı işlerim var, bitireyim, o “deliller” nelermiş bakacağım, delil bulamayınca da,(tabiki bulamayacağım.)o zaman Hocaya nasıl eleştiri yazacağım göreceksiniz,Allah'ın izniyle.Bakara süresi açıklamasına hayran kalmam eleştirime engel değildir.
----------------
(*) Benim bilgime göre, görmezden gelmektir fakat bu şekilde de oluyormuş. E.Ş
(**)Küfür, örtmek; kâfir örten demektir (Müfredat).Kur'an'ın Allah'ın kitabı olduğunu anlayan bir kişi, ondaki ayetlerin birini bile duymak veya görmek istemeyince onun üstünü örtmüş ve böylece kâfir olmuş olur. A.B
(***)Ayette kafirlerin önyargıları, istiare-i temsiliyye (alegori ) denen mecazi anlatımla canlandırılmıştır. İstiarede benzetme edatı gizlenir ama bu mecaz gerçek sanıldığı için burada benzetme, tarafımızdan ( sanki ) sözü ile açığa çıkartılmıştır. A.B
FACEBOOK YORUMLAR