İktidardaki Ruhsal Çöküntü
Siyaset ,"güç bende ise yapacağım her işte her yol mübahtır" mantığı ile ilerleyemez.Buna rağmen bu yolda girişimde bulunmak iktidar ile birlikte devleti de yıpratır.Bu nedenledir ki:devlet ve devleti yöneten iktidar arasında mutlak bir çizgi her zaman olmalı ve korunmalıdır.
Fetö kalkışması sonrasında iktidar ve devlet arasında olması gereken çizgi neredeyse kalmadı.Kraldan çok kralcı ve mutlak güç sahibi olduklarına inanan tipler demokrasiyi askıya alacak uygulamalarda bulunmaya başladılar.Devletin kurumları siyasetin ve siyasetçinin emrine girmiş gibi bir algı oluşturuldu.Kurumlara olan güven her geçen gün azalmaya başladı.
Demokrasinin temel ilkeleri arasında bulunan her alanda özgürlük,çoğulculuk,kuvvetler ayrılığı ve hukuk devleti olmak ilkeleri tartışmaya açıldı.Geçmişte var olan askeri vesayetin yerini şimdilerde siyasi vesayet almaya başladı.Oysa iktidar partisinin iktidar olduğu ilk dönemde topluma deklare ettiği en önemli vaaatler arasında her alanda özgürlük ve AB standartlarında yeni bir anayasa vaad i vardı.Doğrusunu söylemek gerekirse iktidar partisi ilk zamanlar bunun için ciddi ve cesaretli adımlarda attı.Kürt sorunuun çözümü başta olmak üzere askeri vesayetin toplumdaki baskısını kısa zamanda ortadan kaldırdı.AB uyum yasaları için epeyce mesafe kattetti.Ancak dönemsel olarak siyasi rüzgarın iktidarın istediği yönde esmemesi iktidarı farklı yöntemler denemeye itti.İlk olarak Kürt sorunu konusunda ciddi adımlar atılmasına rağmen süreç rafa kaldırıldı.Sonrasında hain Fetö kalkışması ile beraber rüzgar tamamen tersinden esmeye başladı.Yargıya tabi bir çok konu kararnamelerle belirlenmeye başlandı.Teşkilatlar bulundukları yerlerde baskılarla sorunları çözmek yolunu seçtiler.Kamu çalışanları neredeyse nefes alamaz hale geldiler.
Tüm bunlara rağmen girdiği her seçimde başarı sağlayan iktidar. aslında pasif muhalefetin başarısızlığı neticesinde iktidarını devam ettirebildi.Muhalefetin başarısızlığı iktidarın başarısı gibi algılandı.Taki ekonominin S.O.S vermesine kadar bu durum değişmedi.Bir türlü düzelmeyen ekonomi iktidarı ilk defa ikinci parti yaptı.Muhalefet hiç çaba sarf etmeden başarıyı yakalamış oldu.
İktidarın bu yenilgisi insanların kafasındaki "Ak Parti asla kaybetmez "algısını darmadağın etmeye yetti.Teşkilatlar artık ruhsal olarak çokta rahat değiller.Yenilginin vermiş olduğu psikolojik baskı ekonomideki başarasızlık ile birleşince varın gerisini siz düşünedurun.
Eee siyasette başarının yolu sağlam bir pisikolojiye sahip olmaktan geçiyor.Ruhsal çöküntü yolun sonunun yakınlaştığını işaret eder.Hele parti yönetiminde sayıları azımsanmayacak kadar olan çıkarcı grupların hal ve hareketleride sürece eklenince yolun sonunu görmeye çok zaman kalmadığının resmidir.