Bir Öğretmene Acık Mektup!

Mahmut ABİŞ

Gelecek nesillere bırakılması en kutsal emanet eğitimli nesilleri yetiştirmektir..Aileden,çevreden ve okuldan alınmış iyi bir eğitimle donatılmış gençler, yarınların umudu ve değişip dönüşen dünyada bireylerin,devletlerin  var olma kaynağıdır.

1980’li Yıllar.Çocukluk çağlarımız...

Bir tarafta feodal bir ailenin vermiş olduğu  cakalı bir genç,diğer tarafta 16 çocuğu olan ve  ayakları üzerinde durmaya çalışan ,toplumun zengin diye tabir ettiği ancak içinde fırtınlar kopan 83 Model Fort kamyonuyla günlerce aylarca evine gelemeyen bir baba..Ekmeğini kazanmak için çocuklarının eğitimini ikinci plana itmek zorunda kalmış ve hayatın keşmekeşliğinde adamlığından ödün vermemiş Hınıs halkının ABİŞ abisi..

1982 Yılında çevremden arkadaşların okula başlamasıyla bende okula gitmek istemiştim. Babam arabasıyla il dışında olduğundan kendi okul kaydımı yapmam gerekiyordu.Oysa rahmetli babam o güne kadar kimlik kartımı bile çıkarmamıştı.Okul kayıtlarının son günüydü.Bir koşu İlçe Nüfus Müdürlüğü’ne  gttim.İsmini şuan anımsayamadığım gür bıyıklı bir ağabeye yaklaşıp kendimi taktim ettim.”Babam Hıns’ta değil okula kaydolmam için kimliğimi çıkarmam gerek”dedim.Sanırım rahmetli olan amca “ula sen Rahimonun oğlusun baban benim arkadaşım,şimdi yapmazsam bana darılır” diyerek nüfus cüzdanımı çıkarıp bana uzattı.Büyük bir sevinçle Atatürk İlkokulu’na gittim.Öğretmenlere aynı şekilde “okula kaydolmak istiyorum ancak velimin  il dışında olduğunu söyledim.Onlarda anlayışla  karşılayıp "işlemleri yapalım ama baban geldiğinde okula uğrasın imza atması gereken evraklar var "diyerek okula kaydımı yaptılar.

İlkokul bitmiş Hınıs Lisesi’nde Liseli yıllarımız başlamıştı.Sert mizaçlı yeni öğretmenler okumayanı asacakmış gibi davranıyorlardı.Hele bazı öğretmenlerin namı almış başını yürümüştü.Okula geç kalmak,derste konuşmak,dışarıda atılan cakayı okula taşımak mümkün değildi..Sınav sonuçlarından çok ahlak notları geçerliydi.Okulun dışında öğrenciye yakışmayacak bir davranışta bulunmuşsanız okula geldiğinizde vay halinize..Velhasıl öğrenci demek çalışkan,ahlaklı ve özverili olmak demekti..

O dönemin öğrenci psikolojisi okuldan çok esaret kampında gibi hissettirse de yapılanların bizlerin hayrına yapıldığınıda anlayabiliyorduk.

Yeni bir eğitim öğretim yılında Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersimizin öğretmeni değişmişti.Mehmet ARICAN isimli yeni öğretmenimiz derse giriyordu.İlk bakışta sakin ve esprili görünen öğretmenimiz zaman geçtikçe sert mizacını ortaya koymaya başlamıştı.Hep kullandığı söz “O K U Y A C A K S I N I ZZZZZ”’dı..İdealist,özverili ve kaybetmeye tahammülü olmayan bir karakteri vardı.Yörenin eğitim seviyesini düşünürek adeta üzerimize titriyordu.Onun dersleri ilk zamanlarda bizim için kabus gibiydi.Sınav zamanları kışın gece geç vakitlerde sınava çalışmak için tipi ve fırtınada köyden gelip ilçede ev tutan  arkadaşların evinde sabaha kadar ders çalıştığımı bilirim.Günün birinde “Hayat sadece Hınıs’tan ibaret değil,Hınıs’ın dışında kocaman bir dünya var ”cümleleri  beynime işlemişti.İlk defa farklı düşünen asıl dersi Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi olan bir öğretmen bana göre  Felsefenin kitabını yazıyordu..

Farklıydı..

Onun bu farklılığı bizim diğer derslerde de başarı sağlamamız için bizi adeta kamçılıyordu.

Ufkumuzu açmıştı.

İşini her zaman ciddiye alırdı.Ekonomik şartların iyi olmadığı o dönemlerde Lise Futbol takımında benimde kaptanı olduğum takıma Bursa’dan forma,eşofman tozluk  antrenman malzemesi  vs. getirip profesyonel görünümlü bir takım ortaya çıkarmıştı.Dedim ya başarı onun için olmazsa olmaz bir şeydi.O üzerine düşen her şeyi büyük bir vefa duygusuyla yerine getirir “artık bahaneniz yok şimdi sıra sizde koçlar” derdi.Bazen öğretmen,bazen arkadaş,bazen baba gibi yaklaşıyordu bizlere.. Hınıs’a zaman geçirmeye değil adam yetiştirmeye gelmişti. Bunuda o dönemde fazlasıyla başarmıştı.O dönem Hınıs’ta üç dört yıl üst üste üniversiteyi kazanan onlarca kişi olmuştu.Bizler ve Hınıs’ı o kadar çok sevmişti ki;aradan geçen onlarca yıla rağmen halen "Hınıs” dendiğinde gözlerinden akan yaşları gizlemeyi becerememiştir.Onun bu vefalı  duruşu ve adamlığıyla bugün onun sayesinde çeşitli makamları işgal eden öğrencileri onu halen unutamamıştır.

Evet hocam!!!

Bizlere aşıladığınız vefa duygusunun gereği olarak içimden geçenleri yazdım.Sizi tüm öğrencileriniz hep saygıyla anacaktır.Zaman her ne kadar ihtiyarlar ise ihtiyarlasın.Siz bizim için hiç ihtiyarlamayacaksınız.Size karşı  sevgimizi ve saygımızı İlk günkü gibi canlı tutacağız..

Kalan ömrünüz geçen ömrünüzden mutlu ve umutlu olması temennisiyle saygılarımı sunuyor o mübarek ellerinizden öpüyorum..
 
İyiki vardınız...
İyiki varsınız..

Kaynak: https://www.hinisgazetesi.com/yazarlar/mahmut-abis/bir-ogretmene-acik-mektup/7360/