Gelecek enerjide
Bugün Uluslararası Kalkınma Derneği ve Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi tarafından dün gerçekleştirilen 'Türkiye Kalkınma Zirvesi'nden bahsedeceğim sizlere.
Bu zirveleri eskiden kamu kurum ve kuruluşları düzenliyorlardı. Şimdi ise üniversite öğrencileri gerçekleştiriyor. Zirve oturumları Türkiye’nin gerçek gündemi ve Türkiye ekonomisinin de önemli eksenleri olan Enerji, Güvenlik ve Ar-Ge idi.
Hem enerji oturumuna katılan ve oturumu yöneten hem de son yıllarda enerji alanında çalışan birisi olarak enerjinin bu kadar talep görmesi ve sorulan sorular beni çok umutlandırdı.
Gördüğüm manzara Türkiye’de enerji konusu artık herkesin gündeminde olan bir konu. Üniversite öğrencileri tarafından enerji konusunun bu kadar önemsenmesi ve enerji alanında kendine gelecek araması, bu alanda ne yapabiliriz merakı beni çok mutlu etti.
Bu arayış ve merakla yeni nesil gençler artık kamudan çok özel sektöre meyil etmeye başlarken özel sektörde gördükleri başarı hikayelerinden de olumlu etkileniyorlar.
Enerji oturumunda bir taraftan enerji arz güvenliği için yerli kaynakların önemi vurgulanırken; diğer taraftan dışarıya olan bağımlılığın azaltılmasında önemli bir rol oynayan güneş, rüzgar, biyogaz enerjisi yani yenilenebilir enerjiden bahsedildi. Yenilenebilir enerji alanında Türkiye’de son yıllarda yapılan çalışma ve yatırımların Türkiye ekonomisi için oldukça önemli adımlar olduğunu unutmamak gerek.
ZİRVEDE NELER KONUŞULDU?
Zirvenin enerji oturumuna katılan konuşmacıların, gençlerin özel sektörde girişimci olmaları konusunda cesaret verici konuşmaları, iş kurma konusundaki bilgilendirmeleri ve motive etmeleri öğrencilerin gelecek kaygılarını gidermede ilaç gibi geldi.
Jeotermal konusunda yatırımları olan Mehmet Ali Doğan enerji ve turizm sunumunu birlikte yapınca ise öğrenciler tatil taleplerini dile getirerek işin tatlı yönüne değinilmiş oldu. Jeotermal enerji alanında yatırımların bir taraftan enerji üretimine diğer taraftan turizm sektörüne katkısının önemsenmesi gerekiyor.
Diğer taraftan, biyogaz konusunda Uzman Yusuf Yenice bir taraftan biyogazın Türkiye’nin enerji üretimine katkısından bahsederken diğer taraftan müteşebbisliği özendirici ve cesaret verici konuşmalarıyla müteşebbis ruhu olan öğrencileri motive etti. Ayrıca, Türkiye’nin biyogaz enerji alanında santral azlığı bu alanda önemli fırsatların olduğunu da gösteriyor.
Bir örnek verirsek, biyogaz üretimi için kurulan santrallerin sayısı Almanya’da 6700’den fazla iken, Türkiye’de 20’yi geçmiyor. Oysa ki Türkiye’de hayvancılık, kökeni oldukça uzun yıllara dayanan bir sektör. Ayrıca 15 milyon büyükbaş ve 500 milyon tavuk atıkları, gıda fabrikaları atıkları ve diğer organik atıkların enerjiye dönüşmesi ile ortaya çıkacak olan potansiyel 2 nükleer santralden daha fazladır.
Bu bağlamda biyogaz enerjisinde atılacak adımlar hem Türkiye’nin enerji arz güvenliği açısından hem de ülke ekonomisi açısından oldukça önemli. Önümüzdeki süreçte biyogaz enerjisine verilen destekler ne kadar sürekli olursa her ilçe kendi atığından kendi elektriğini üretebileceği biyogaz santrallerine o kadar kısa sürede kavuşmuş olacaktır.
Enerji öyle bir alan ki, kalkınma ile ilgisi olduğu kadar, diplomasi, turizm, Tıp ve sosyal alanlarla da ilgili, birden fazla disiplinle ilişkisi olan bir alan. Bunu da bu zirvede gördük ve müşahede ettik.
ÜNİVERSİTELER VE ÖZEL SEKTÖR İŞBİRLİĞİ
Üniversiteler artık eğitim, öğretim ve araştırmanın yanında özel sektör ile bu gibi işbirlikleri ve verimli toplantılar gerçekleştirerek gençlerin gelecek kaygısını giderecek, onlara yol gösterecek ve gençler iyi örneklerle bu işin bir parçası olmalıdır.
Üniversitelere verilen teorik bilginin pratik bilgilerle pişmesi nitelikli işgücünün ortaya çıkmasına da katkı yapmış olacaktır. Günümüzde yer alan birçok çalışmada işverenler neden yeni üniversite mezunu işe almak istemiyorsunuz sorusuna “yeni mezunlar pratik hayattan uzaklar” cevabını veriyor.
Bu alana el atılması hem ülkede genç işsizliğini azaltır hem de özel sektöre yeni girişimciler kazandırır.
Dolayısıyla kamudan da beklenti azalmış olur.