"İslamofobi, Türkiye'de itibar görürse darbe başarılı olmuş demektir"
Şehir ve Kültür Araştırmaları Derneği (ŞEHİRDER) adına başkan yardımcısı Vedat Eğilmez bir açıklama yaparak 15 Temmuz darbe kalkışmasının ardından dindarların olumsuzlaşarak devlet ve millet üzerinde oluşturulmaya çalışılan psikolojik baskıya dikkat çekerek, darbe kalkışmasını fırsata dönüştürmek isteyen bazı kesimlerce sistematik biçimde dindarların kamudan ve devlet kademelerinden dışlanmasına yönelik hareket başlatıldığını söyledi.
ŞEHİRDER Başkan Yardımcısı Eğilmez, “İstiklal Harbi sırasında değişik kesimler tarafından Türk milletine teklif edilen manda ve himayecilik tamamen reddedildi. Vatanı işgal eden her unsurla salalar ve ezanlar eşliğinde toplanılarak kanın son damlasına kadar savaşıldı. Zaferden sonra, savaşa katılmayıp da savaşmayı göze alanların arasına katılanların etkinlikleriyle ezan yasaklandı. Türkleri zafere ulaştıran temel dayanaklar, ocaklar kapatıldı. Tüm geri kalmışlık, başarısızlık ve cehalet onlara (dindarlara) hasredildi. Son derece tehlikeli ve güvensiz oldukları algısıyla devletin ve askeriyenin üst kadrolarından uzak tutuldu. 15 Temmuz’da FETÖ darbe girişimine seyirci kalan ABD’nin de niyeti, ilk gün dışarı çıkmayıp, sonraki günler aramıza katılan sonuca göre gösteri meraklılarında çırılçıplak kendisini göstermektedir. Henüz ezanların yasaklanmasını teklif eden olmadı. Kuranların toplatılmasını da. Şimdilik İslami cemaat ve derneklerin tahdit edilmesi, devletin ve askeriyenin üst kadrolarına İslami dernek ve cemaatlere mensup olanların alınmaması gibi teklifler dolanıyor ortalıkta. 15 Temmuz’da çağrıya uyarak, ilk gece çıkanların başlarına çorap örülüyor. “Bekleyelim kim kazanırsa onlardan görünür gemimizi yürütürüz.” diyerek ikinci günden sonra meydanlara inenlerin teklifleri bu kadarla da kalmayacak. Başta paralelci ihanet çetesi olmak üzere bazı sahte, satılmış cemaat ve sözde Müslümanların yaptıkları çirkin olaylar emsal gösterilerek bütün cemaat, dernek, parti ve tarikatları zan altında bırakmak ve sonucunda onlara yönelik olmadık muamelelere gerekçe hazırlamak ilk defa karşılaştığımız bir durum değil. Sadece maşaya bakıp, maşayı tutan eli masumlaştıranların da FETÖ’nün safında olduğu görülmeli. Bölücülük yapmayın, bu darbeyi bir sürü farklı unsurla beraber püskürttük diye slogan atanlar, şimdi açıktan Müslümanların dışlanmasını bölücülük olarak görme eğiliminde değil. Askeriyeye İslamcılar sokulmamalı diyenler hangi kesimin selametini gözetiyor? Neyi güvenceye almaya çalışıyor? HSYK İslamcılardan uzak olunca mı adalete daha yakın olur? Falan filan. Askeri okullara öğrenci alımında, talep eden öğrenicinin annesinin resmi, başı açık mı kapalı mı diye istenmeye devam edilecek mi? Talep ve oluşturulan algı bu. O halde bunların yüreklerine su serpmek için Ermenistan’dan adam getirmek daha kestirme yol değil mi? Maşayı gördük, temizlenmeli, temizleniyor. Ama asıl maşayı tutan zihniyeti görmeliyiz ve büyük bir titizlikle temizlemeliyiz. Türkiye’nin, her tehlikede canını ortaya koyarak gösterdiği üzere, emniyeti, en emini ehl-i Sünnet ve’l-cemaattır, vesselam. Hiçbir kesime, farklı unsura bölücülük olur diye laf söylemiyor, söylettirmiyoruz, Müslüman gruplar söz konusu olunca kimsede nezaket kalmıyor. 15 Temmuz’ da şahadet şerbetini içen kahir ekseriyet bu gruplara mensup olanlardı. Bazı kesimlerin her şey olup bittikten sonra darbeye karşı duruyormuş pozu vermelerinin altında dindar kesimi kamudan ve devlet kademelerinden dışlamak istemeleri yatmaktadır. Biz bunun farkındayız.” ifadelerini kullandı.